Allah için sevmek ve buğzetmek
Resulullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Bir kimsenin -din- kardeşine üç günden fazla dargın kalması helal olmaz.”
Din kardeşi ile üç günden fazla küsmenin caiz olmaması dünya işleri için darıldığı zamandır. Amma ahiret işleri için dargınlık böyle değildir. Bir kardeşiyle, bid’at işlediği için yahut onu edeblendirmek maksadıyla görüşmemek caiz, hatta müstehabdır. Zira Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek İslâm’ın yüce ahlakındandır. Hadis-i şeriflerde şöyle buyurulmuştur:
“En faziletli amel, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.”
“Muhakkak ben Arş-ı A‘la’nın etrafında nurdan minberler gördüm. O minberlerin üzerlerinde oturanların elbiseleri nur, yüzleri nur idi. Onlar peygamber değildi. Lâkin peygamberler ve şehidler bile onlara gıbta ediyorlardı.”
“Ya Resulallah, onları bize bildirir misin?”
“Onlar, Allah için birbirlerini sevenler, Allah için düşmanlık edenler, Allah için bir araya toplanıp oturanlardır.”
Hak Teâlâ, Hazret-i Musa aleyhisselama: “Ya Musa, hiç benim için bir amel işledin mi?” diye vahyetti.
“İlahi, senin rızan için namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka verdim, seni zikrettim.” dedi. Allahü Teala:
“Muhakkak namaz senin için burhandır, oruç cehenneme karşı kalkandır, sadaka mahşerde gölgedir, zikir ise nurdur. Benim için hangi ameli işledin.” buyurdu.
“Ya Rabbi, senin için olan ameli bana öğret.” Allâhü Teâlâ: “Ya Musa, hiç benim dostuma dostluk ettin mi? Hiç benim düşmanıma düşmanlık ettin mi?” buyurdu.
Resulullah Efendimiz (s.a.v.) Tebük gazasından geri kalmış olan üç sahabisi: Ka‘b bin Malik, Hilâl bin Ümeyye ve Mürare bin Rebi‘ (r. anhüm) ile affolununcaya kadar görüşmedi ve Ashabına da onlarla elli gün görüşmemeyi emretti.
Bir kimsenin din kardeşiyle görüşmeyi terk etmesi, ancak Allah için olursa caizdir. Yani Allah’ın emrini yapmaması veya Allah’a isyan etmesi halinde itaat ve tevbe edinceye kadar darılır, alakayı keser. (Berika)