12 Temmuz 2024 Cuma
BÜYÜKŞEHİR’DEN OKULLARA 5000 NARENCİYE FİDANI
15 TEMMUZ RUHU VE MİLLİ BİRLİK GÜNÜ
Kirli siyaset ne mi?
ÖNTÜRK’ÜN “A” TAKIMI HATAY İÇİN SAHADA
KUDÜS, FİLİSTİN’İN BAŞKENTİDİR
ÖNGÖRÜSÜZLÜK, BAHANELER VE GELECEK KAYGISI
“15 TEMMUZ” Milli Birlik Günümüzdür. Hamdolsun tam 8 yıl önce böyle #MÜBAREKCUMA gününde zaferle neticelenen, aziz milletin iradesinin galip geldiği ve milli mücadele ruhunun, her daim dipdiri hafızalarda kazılı olduğu bir günü hep beraber yaşamıştık…
Şehit düşen tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum.
Evet! Unutmadık ve Unutturmayacağız dediğimiz milletin kazandığı zafer günü. Sıradan bir gün olmadığını, o gün maalesef millete ve evlatlarına düşman güruhlarca, hain terör odakları tarafından, yüzlerce şehidimizi, evladımızı “Vatan, mukaddesat ve değerleri” uğruna toprağa verdiğimiz bir gün.
O gün; aklını, ruhunu kiraya veren, yurtiçi ve yurtdışı şereften yoksun, bu memlekete aidiyeti olmayanların, bayrağa, devlete, vatana, millete, değerlerine düşmanlık yapanların, resmi-sivil-çocuk-genç-yaşlı-kadın-erkek-bebek demeksizin, acımasızca katliam yaptıkları kara bir gün..
Ama #15TEMMUZ ruhu o gün öyle bir tecelli etmiştir ki; o terörle irtibatlı ve iltisaklı olanların tüm darbe teşebbüsleri, kalkışmaları milletin muhteşem sillesiyle, duruşuyla, mukavemetiyle tüm hesapları allak bullak olmuş ve tuzakları Allah’ın izniyle bozulmuştur.
Bu “VATAN” öyle kutsal bir değer ki; aziz milletimizin tüm unsurları, her rengiyle, görüşüyle bir ve beraber olmayı becerebilmiş ve gereğini en güzel şekilde yerine getirmeyi başarabilmiştir.
Zira “Sahipsiz Vatanın batması haktır, sen sahip olursan bu Vatan batmayacaktır” şiarıyla ve şuuruyla hareket edildiği müddetçe, şer güçlere ve destekçileri asla muvaffak olamayacaklardır.
Fitne, fesat, kaos ortamı oluşturmak suretiyle, kardeşi kardeşe düşürmeye çalışanlara asla prim verilmemesi gereken, birlik ve beraberliğin diri tutulması gereken bir süreci yaşıyoruz.
Zira hepimiz;
#BÜYÜKTÜRKİYE’YİZ.
Hepinizi hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum.
BM, bugün Gazze’de maalesef kalıcı bir barışı temin etmenin ötesinde “geçici bir barışı” dahi sağlayamamıştır.
Bu haliyle BM 5 ülkenin ekonomik, siyasi ve politik amaçlarının hedeflerinin bir aparatı, maşası olmaktan ileri geçememiştir.
Uluslararası hukukta tanımlanan “Savaş suçu ”nu işleyen, sivillere karşı saldıran, işkence, etnik temizlik, soykırım yapan, kimyasal ve biyolojik silah kullanan, orantısız şekilde sivil yerleşim yerlerine fosfor bombası atan, Gazze halkından kadın, çocuk, yaşlı, hasta, bebek demeksizin sivilleri acımasızca cezalandıran, hedef gözetmeden masumları katleden, en barbar yöntemlerle hastaneleri, okulları, mülteci kamplarını, tahliye koridorlarını ve ambulansları vuran “Devlet terörü işleyen” “Siyonist İsrail’in ta kendisidir”.
Uluslararası barışı ve güvenliği korumakla görevli BM, Gazze için kılını bile kıpırdatmıyor. Çünkü 2. Dünya savaşı sonrası yeni bir dünya düzeninde, BM bu düzenin bir parçası olarak devreye girdirilmiştir. Halen de bağlayıcı karar alma yetkisine sahip bir güvenlik konseyidir!
Alınacak kararları da Veto etme yetkisi 5 ülkeye verilmiştir. (Rusya, Çin, Fransa, ABD ve Birleşik Krallık) Ki bu ülkeler en çok silah üreten ülkelerden daimi ülkelerdir.
2008 yılında Türk hükümetinin İsrail-Gazze savaşını kınamasıyla birlikte iki ülke arasında ipler kopmuş ve Türkiye, İsrail’in bu müdahalesini “Devlet destekli terörizm” olarak değerlendirmiştir.
2009 yılında Dünya ekonomik Forumu’nda, Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakan iken, İsrail’in Gazze’ye yönelik zalim tutumunu “ONE MİNUTE” diyerek protesto etmiş ve milletlerarası, küresel boyutta büyük bir yankı oluşturmuştu.
7 Ekim 2023 İsrail’in Gazze’ye saldırısında, orantısız şekilde tüm Gazze halkını, Filistinli kardeşlerimizi soykırıma tabi tutarcasına, zulmün en yüksek boyutunda, hukuk, vicdan dinlemeksizin müdahalesinde, TÜRKİYE Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde;
İsrail’in devlet terörü seviyesinde sivillere saldırısını, katliamını kınamış,
Hamas’ın bir terör örgütü olmadığını net ifade etmiş,
İki ülke arasında barışın sağlanması adına ARABULUCULUK için önem arz eden bir diplomasi trafiğini başlatmış,
Özetle ;
Milletlerarası örgütlerin sessiz kaldığı, Batılı ülkelerin seyirci olduğu böyle bir süreçte, eğer bir şeyler yapmamız gerekiyor diyorsak; hep beraber
İşgale destek veren firmaları BOYKOT etmemiz,
Küresel örgütlerin sessizliklerini tüm insanlığa duyurmamız,
Gazze’deki katliamı, vahşeti her daim gündemde tutmamız,
Siyonist İsrail’in işgal girişimlerini, soykırımını tüm dünyaya imkanlar dahilinde anlatmamız şarttır. İŞLENEN SUÇLARA ORTAK OLMAMAK ADINA HEP BERABER, MADDİ MANEVİ MAĞDUR VE MAZLUMLARIN YANINDA BİR VE BERABER OLMAMIZ ELZEMDİR. Hürmetle..
Yazıma başlarken 6 Şubat asırların felaketi depremde vefat eden tüm akrabalarıma, yakınlarıma, esnafıma, komşularıma, dostlarıma, tanıdığım ve tanımadığım tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet, Yaralı olanlara şifalar ve sıkıntıda olanlara sabır diliyorum.
Afetten zarar gören 11 ildeki şehirlerimizin yeniden ayağa kaldırılması için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Yerinde Dönüşüm Projesi başlatıldığını hep beraber takip ediyoruz.
Bu proje ile afetzede kardeşlerimiz; kendi yapısını, binasını, konutunu, işyerini yerinde yapabilme fırsatı elde edebileceğini görüyoruz.
Tabi Sayın Bakan açıklamasında Yerinde dönüşümde özellikle “Kırmızı çizgilerinin olduğu ve asla bundan taviz verilmeyeceği” Sırayla;
FAY KIRIKLARI ÜZERİNE YAPILAŞMANIN OLMAYACAĞI,
ZEMİN SIVILAŞMASI OLAN YERLERDE YAPILARIN OLMAYACAĞI,
DERE YATAKLARINA YAPI YAPILMAYACAĞI,
MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK HİZMETLERİNDE SIFIR TOLERANS UYGULANACAĞI.
Proje kapsamında TL bazında;
Konutlar için 500 bin, dükkânlar/işyerleri için 250 bin lira nakdi yardım,
Konutlar için m2 göre 500 binle 800 bin lira arasında faizsiz kredi verileceği,
Dükkânlar için aynı şekilde m2 göre 250 bin ile 500 bin lira arasında faizsiz kredi verileceği,
Hibe ve kredi imkânından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin, 22 noktada kurulacak Yapım ve Dönüşüm Ofislerine, 17 Temmuz’dan itibaren müracaat edebileceği,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki;
“Vatandaşlar konut yapmak istediklerinde yarıdan fazlası (%50+1) bir araya gelirse imkân verileceği ve burada kullanılacak kredilerin 2 yıl ödemesiz 10 yıl vadeli olacak, FAİZ SIFIR olacağını ifade ettiler.
Kat malikleri, hak sahipleri bir araya gelip anlaşma yolunu tercih ederlerse devletin sunmuş olduğu bu imkânlar gayet yerinde. Hayırlı olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun.
Ayrıca Sayın Bakan açıklamasında;
Mülkiyeti tüzel kişilere ait olanlar da hibe ve kredi desteğinden faydalanabileceğini,
Ayrıca birden fazla dairesi olup da evli çocukları bu dairelerde oturanların da hak sahibi sayılacağı ve projenin hibe ve kredi desteklerinden faydalanabileceği,
Bütün binaya sahip olan vatandaşlar da ise bir dairesi için hibe alabileceği, diğer daireler için ise 3 daireye kadar kredi alabilecekleri,
Bu süreç içerisinde, afetzede vatandaşlarımızın mağdur edilmemesi adına; müteahhitler ve arsa sahiplerine destek amaçlı, bakanlık tip sözleşmeler hazırlanacağı, sözleşme ekine asgari mahal listesi konulacağı,
Sözleşmelere ödemelerin yapılması, işin gecikmesi veya tamamlanamaması durumunda uygulanacak yaptırımlar belirleneceği,
Vatandaşın müteahhit ile anlaşamaması durumunda devreye TOKİ gireceği ve kalınan yerden TOKİ’nin devam edeceği,
Özetle; bir zorlu süreç ve bu süreçte hep beraber DEVLET-MİLLET el ele vererek bu günleri de aşacağız. Allah bizlere bir daha böyle acılar, imtihanlar yaşatmasın. Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla..
“14 MAYIS” Türk siyasi tarihi açısından büyük bir anlam taşıdığını yediden yetmişe herkes bilir.
14 MAYIS anlamlıdır. Çünkü bu tarihte tek parti iktidarı o zaman CHP idi. Milletin iradesi ve dirayeti, sağduyusu ve sağlam duruşu ile ders verdiği gündür. O gün CHP’nin hepimizin bildiği üzere sandığa gömüldüğü gündür.
14 MAYIS, göstermelik seçimlerin sona erdiği, hesapların bozulduğu, tuzak kuranların tuzaklarının başlarına geçirildiği gün olarak tarihe geçen gündür.
14 MAYIS, ezilen, hor görülen, üçüncü sınıf muamelesi yapılan aziz halkın tertemiz oylarıyla hak edenlerin iş başına getirdiği önemli siyasi bir gündür.
14 MAYIS, SÖZ VE KARAR MİLLETİNDİR denildiği gündür.
14 MAYIS, Merhum Adnan Menderes ve değerli ekibinin iş başına getirildiği gündür.
14 MAYIS, siyasal gücün hak etmeyenlerden alınıp hak edenlere teslim edildiği, milletin iradesinin tecelli ettiği gündür.
27 MAYIS ta idam edilen Sayın Merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarının iktidara geldiği gündür 14 MAYIS..
14 MAYIS, aziz milletin bizzat kendisi tarafından, öz evlatları tarafından ceddine, tarihine yakışır şekilde yönetilmeye başlandığı gündür.
14 MAYIS, yanlışlıklara, zulme, hakaretlere, “Öz yurdunda garipsin, öz yurdunda parya” zincirinin koparıldığı ve hak edenlere hakkının teslim edildiği gündür..
14 MAYIS, darbe severlerin, darbecilerin, vesayet odaklarının gücünün sonlandırıldığı günün adıdır.
14 MAYIS, milleti önemseyenlerin, onunla istişare edenlerin, milletinden aldığı güçle dünyaya meydan okuyanların günüdür..
14 MAYIS, Demokrasiyi ABD vb. batılı ülkelerden aldıkları icazetle değil, bizzat milletin o muhteşem iradesinden aldıkları güçle taçlandırdıkları ve yine taçlandıracakları günün adıdır…
14 MAYIS ifadesini ancak ve ancak temel hak ve özgürlükleri elinden alınanlar, 28 şubattan çekenler, kılık ve kıyafetten dolayı zulme uğrayanlar, inancından dolayı takip edilenler, istiklal ve istikbal mücadelesini her daim devam ettirenler ve ne demek olduğunu bilenler anlayabileceği gündür..
MİLLETİNE SAYGI DUYMAK, İNANÇLARINA SAYGI DUYMAK, MUKADDESATINA, TERCİHLERİNE SAYGILI OLMAK ÇOK KIYMETLİDİR.
Afişlerle, geçici pansuman tedavileriyle, bir takım hormonlu ve samimi olmayan yöntemlerle milletin aklını ve kalbini çalacağını zannedenler inanın çok yanılıyor.
14 MAYIS milletin YETER SÖZ MİLLETİN iradesinin sandıklarda tecelli edeceği vakte az kaldı. Biz aziz milletin değerlerinin, ülkemizin bekasının yanındayız.
Vatanına, devletine, bayrağına, milletine, değerlerine hürmetkâr olanların, maddi ve manevi milli projelerin istikrarı için sandığa gidenlerin gereğini yapacağı bir gündür ve çok kıymetlidir.
Evet, yanlış okumadınız, hakikaten millet ittifakında kafalar karışık. Her kafadan bir ses çıkıyor..
Tabiri yerinde ise masanın her tarafı çatırdıyor gibi.. İzlenimler bu yönde..
Altılı Masa olarak tabir edilen oluşumda, “imza yetkisi” tartışması devam ediyor.
Yakın zamanda Millet ittifakı paydaşı Gelecek Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu “Seçilecek kimse, eğer söz dinlemezse kriz olur, gerekirse tekrar seçime gidilir” ifadeleri ortalığı bayağı germiş vaziyette.
İttifakın büyük paydaşı CHP ise bu ifadeye destek verecek şekilde “Altı lider eşittir ve başkan yardımcısıdır” diyebilmiştir.
Yine ittifakın diğer büyük paydaşı İyi Parti’nin bir milletvekili ise tam tersine bu durumun, söylemlerin sıkıntılı olduğunu “Siz daha iktidar olmadan makam ve mevkileri paylaşmaya başlarsanız, Türk milletinin gözünde ve gönlünde farklı konumlandırılırsınız. Ahmet Davutoğlu gönlünden geçenleri diline dökmüş. Suskun kaldığımız çok şeyler var. Biz Parti olarak gönlümüzden geçen çok şeyi dillendiremiyoruz. Ortak masada söylenen ve bizi çok rahatsız eden söylemler karşısında susuyoruz. Altılı Masa’ ya uygun hareket etmek zorundayız.” İfadelerini kullanarak aslında ittifakta işlerin çokta uyumlu ve sağlıklı olmadığını dillendirmiş olmuyorlar mı?
Aslında millet ittifakının etrafında bir araya gelenler; aziz milletin gözü önünde birbirlerini yıpratan, ortak hiçbir yönlerinin olmadığını hissettiren, ülkenin geleceği adına doğru projeleri olmayan, hal ve hareketleriyle, söylemleriyle kendi seçmenlerini de üzmüş durumdalar.
%1, %2 gibi oranlara sahip partilerin genel başkanları, seçilecek %50 + 1 lik Cumhurbaşkanına kafa tutabileceklerini, kendi rızaları dışında hiçbir atamanın olamayacağını, aralarında yapılacak protokole uyulması gerektiğini, aksi takdirde birlikteliğin asla yürüyemeyeceğini defalarca ekranlar karşısında dillendirebiliyorlar.
Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkanlar, söylemleriyle Altı Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemini istemiş olmuyorlar mı?
Şahsım olarak; güven vermeyen, krizden beslenmeyi marifet sayan, sonuç odaklı değilde sorunları konuşan “Millet ittifakı” liderlerini şaşkınlıkla izliyorum.
Bu nakıs bakış açısı ve zihniyet, asla ve asla ülkemizin, aziz milletimizin geleceğine müspet anlamda bir katma değer katacak bir zihniyet değildir. Ki bunu beden dilleriyle, söylemleriyle çok açık göstermektedirler. Milletimiz bu tarz koalisyon yapılarından çok çektiği için sandıkta gereken cevabı verecektir.
Sadece kendi siyasi ikballeri için, koltuk beklentileri için bir araya gelenleri, koalisyon vb. artık tarihe karışmış sistemleri geri getirmek niyetinde olanları milletimiz görüyor.
Bu millettir ki; küresel anlamdaki sıkıntıların yansımalarından oluşan aksaklıklara rağmen, samimiyetle İstiklal ve istikbal mücadelesini, 20 yılda yapılan muhteşem icraatları, Tam Bağımsız Büyük Türkiye olma yolundaki gayretleri ve tabiki liderini yarı yolda bırakmayacak necip bir millettir.
Feraset ve basirete sahip halkımız gereğini yaparak #DurmakYokYolaDevam diyerek, istikrarda karar kılacaktır. Hürmetle,