EĞER, MEĞER, ÇÜNKÜ, KEŞKE…

EY sevgili dostlarım, arkadaşlarım, kardeşlerim!!!

Dünya kurulalı beri bu hakikatler ile yaşarız ne yazık ki.

En çok sarf ettiğiniz cümleleri ve etkilerinin

Hayatımızı alabora ettiğinin de farkındayız aslında.

Ancak sıkıntı, bir şeyleri değiştirmeyi isteme kısmında cılız kalan eksik çabalarımızda.

Doğruyu bilmek yetmiyor maalesef, bütün eksiğimiz uygulama ,denetim ,gözetim alanlarında..

İnsanlar ne vakit doğruyu söyler sorusu gelseydi!!!

Derdim ki; Eğer insan 3 gün sonra hayata veda edeceğini bilseydi, ne hak yer, ne de göz yumardı.

Asla yanlış yapmaz, YANLIŞI savunmaz, hakkı hak edene teslim ederdi… Ha, belki de son günü, o sırdır.

Bu nedenle kimse sonraya bırakmasın yapacağını…

Örneğin; Eğer insanlar parası, mevkisi değil,

Makamıyla değil, bilgisiyle ve şahsiyetiyle, tertemiz mazisi ile birtakım mercilerde muteber olsaydı, inanın yeri değişecek pek çok insan vardı…

Eğer insanların algı ve farkındalığı, görüş açısı ve aurasının çapı ölçülebilseydi, pek çok insan bu hesapta

Koskocaman bir “O” alırdı.

Eğer insanlar vefasıyla, özverisiyle, çektiği cefasıyla, sabrıyla, sadakatiyle, muhabbetiyle ve insanlığıyla, içinde tuttuğu hazine değerinde sırları ile tartılıp değerlendirmeye tab’i, tutulsaydı, dünya şimdiki kadar sıkıcı ve boğucu olmazdı.

Ve eğer haklılar konuşup, güçlüler dinleseydi!!!!

Denge değişir dünya güllük gülistanlık olurdu..

Ama, dünya kurulalı beri ne eğer,  ne de meğer asla krallık tacına oturamadı, daima yan yana durduğu halde. BİRİ VARDI Kİ ONLARIN ARASINI HEP BOZDU ODA” çünküydü “…

Çünkü kelime itibarıyla çok kıvrak ve yumuşaktır, estetik olmasa da…

Mazeret tahtından kimse indiremez onu..

Hülasa biz neden birbirimizi incitelim ki..?

Şu çünküyü bir ortadan kaldırsak işler tamam..

Ama bu mümkün değil dostlarım “ÇÜNĶÜ “

Dünya kendine sahip olmak isteyenlere tüm endamıyla

Bizim karşımızda,  bizi yok etmek için Ördüğü

Süslü, cezbedici tuzakları ile ha bire yeniliyor ve güçlendiriyor.

Biz mi ne yapıyoruz??????

Ama fakat lakin… Taht kurmuş bahtımızı karartmak için milletçe…

3 taşa takılmayan kalmamış, zaman içinde…

Öyle albenili süslemişler ki bu üçüzleri, görenin

gözü ,duyanın kulağı yapışır adeta..

Uyanın sabah oldu, bakınız varlığınız talan, servetiniz

yalan olacak, dalmayın oyalamayın, desek de nafile.! ŞER cephesi atına binmiş giderler dörtnala…

Bağırırız sessiz çığlıklarla, bir sağa, bir sola.

Ama duyulmaz, hakkı söyleyenlerin sözlü, çok bilinmez onların hakka bakan ak yüzü…

Anlaşılmaz,, taaa yürekten gelen tertemiz sözü.

Yine de dua edelim hep beraber milletçe.

Evet işimiz çok zor….

Bakanın çok , görenin az olması..

Duyanın çok ,anlayanın az olması..

Erkeğin çok ,adamın az olması..

Kadının çok, ana gibi ananın az olması..

Bu dünyanın başının en büyük belası…

Ya ilahi uyandır bizi…

Ya ilahi tüm kirlerden arındır bizi.

Ya ilahi çıktığımız bu kutlu yolda zaferle taçlandır bizi.

Ülkemizde koruduğumuz yetimler, mazlumlar mağdurlar hürmetine.

Şehitler gaziler ve arkalarında kalan sabiler hürmetine.

İki cihan güneşi Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa SAV ve Alisi, ashabı hürmetine.

Evliyalar enbiyalar şühedalar hürmetine

Vatanımızı milletimizi devletimizi sen koru muhafaza eyle yüce Allah’ım. Amin. Amin. Amin.