04 Şubat 2025 Salı
BAŞKAN ÖNTÜRK'TEN "BİLİM" VE "İMAR PLANI" UYARISI
15 TEMMUZ RUHU VE MİLLİ BİRLİK GÜNÜ
Kirli siyaset ne mi?
KÜRESELCİLERİN YAPAY DEPREMLER ÜRETEREK İŞGAL PLANLARI
HATAY’I BU İNANÇ AYAĞA KALDIRACAK
KUDÜS, FİLİSTİN’İN BAŞKENTİDİR
Küreselcilerin uzun zamandır üzerinde çalıştıkları yapay doğa olayları ve laboratuvar ortamlarında üretilerek virüs yayma amaçları maalesef günümüzde gerçekleşmeye başlamıştır.
Yapay depremler, yapay yağmurlar, kontrol altına alınamayan devasa orman yangınları, içme sularının kaynaklarına katılan kimyasal maddeler, kirli eller tarafından laboratuvarlarda üretilen virüsler sonucunda şifa bulmayan sağlık sorunları ve daha nice hadiseler yeni dünya düzeninde teknolojik savaş stratejilerine en somut örneklerdir aslında…
Artık eskiden olduğu gibi tank, top, tüfek ile veya göğüs göğüse muharebe etme dönemleri geride kaldı. Başka bir deyişle er meydanına çıkarak mertçe çarpışma diye bir durum söz konusu değildir. Küreselci çetelerin yeni savaş modeli,gözüne kestirdiği ülkelere,teknolojik aletleri kullanarak hile ve oyunlarla namertçe saldırmaktır. Bu tür alçaklıklara en somut örnek, hiç şüphesiz covid salgını ve 6 şubat depremleridir. Covid döneminde tasarlanan süreci çok iyi yönettiler. O günleri hatırlayalım! Kendi ürettikleri virüsü önce bir çok ülkede yaygın hale getirdiler, sonrasında ürettikleri ilaçları satarak ciddi sermaye elde ettiler, en nihayetinde dünya nüfusunu azaltma,yegane kudret sahibi olma ve tüm insanlığı tek bir merkezden yönetme projelerini hayata geçirerek insanları teker teker öldürdüler. Hayatını kaybeden insanların büyük çoğunluğu nun ölüm sebepleri virüs değil kalp krizi olmuş idi. Gelelim diğer meseleye yani 6 şubat depremlerine…
Konuyu çok hassas bir şekilde ele alalım.
Öncelikle depremden etkilenen vilayet lerimizi yakından incelediğimizde siyonistlerin sözde büyük ortadoğu projesi(BOP) haritasının içerisinde yer aldığını göreceksiniz. Bu asla tesadüf olamaz değil mi?
Daha önce depremi defalarca yaşayan bir birey olarak 6 şubat günü yaşadığımız felaketin asla ve asla normal bir deprem olmadığını çok açık yüreklilikle söyleyebilirim. Depremin etkisini artırarak yıkımı en üst düzeye çıkarmak isteyen kanlı bir elin olduğuna eminim. Bilim insanları elbette doğru şekilde değerlendirirler fakat halk dilinde ses dalgaları mı desem, nötron çubukları mı desem, HAARP teknolojisi mi desem bilemiyorum ama bir müdahale olduğu çok bariz idi. Zira yerin altında fay hattı veya enerji patlaması değil de sanki bir canavar varmış ve tüm şehri ortadan kaldırmayı planlamış hissi uyandırıyordu.Altınözü ilçemizde yeryüzünü ikiye ayırarak devasa bir yarık oluşturan gücün atom bombası etkisi yaratması depremin yıkıcılığının çok üzerinde olduğunu düşünüyorum. Müdahale edilerek etkisinin artırıldığı deprem felaketi ile amaçlanan işgal planını birlikte değerlendirelim.
Deprem felaketini maksimum düzeyde yıkıcı hale getirerek, can kayıplarını olabildiğince üst seviyelere çıkarmak, şehre yardım gelmesini engelleyerek kaos ortamını daha da büyütmek, insanlarını çaresiz bırakarak acıları üzerinden provakasyon yapmak, milleti Devlete karşı ayaklandırmak, yönetim boşluğu oluşturarak bu durumdan faydalanmak, illegal örgütler ve yabancı istihbarat ajanlarını yardım dernekleri aldı altında sözde kurtarıcı olarak stratejik konumlara yerleştirmek, felaketin boyutunu bahane ederek medya eli ile tüm dünyaya aciz bir Devlet profili çizmek ve daha niceleri….
İşte tüm bu saydıklarım Küreselcilerin işgal planlarının birer parçası idi!
Karayollarının kapalı olması, havaalanının kullanılamaz hale gelmesi, limanda günlerce süren büyük bir yangın çıkması yani kara, hava ve denizden şehre ulaşılamaması hain emeller neticesinde tasarlanarak hayata geçirilen durumlardı. Fakat Devlet aklımız hemen devreye girdi ve hainlerin amaçlarına ulaşmasını engellemek adına müthiş bir mücadele örneği sergiledi. Bir yandan enkaz altında kalan vatandaşlarına yardım seferberliği içerisinde olan Kadim Türk Devletimiz diğer yandan hainlerle uğraşmaktaydı. Ülkemizin dört bir yanından gelen güvenlik güçlerimizin eşya hırsızlığını engellemek adına getirilmediklerini anlamamak için akıl ve izandan çok uzak olmak lazım. Ülkemizi bu tür afetlerle ekonomik açıdan çökertmek isteyen alçaklara asla izin vermeyecek, Devletimize her zamankinden daha çok güvenecek ve destek olacağız. Hatay özelinde amaçlarına ulaşamayan ve Suriye’de hakimiyetini kaybeden Küreselci çeteler bu defa çok daha büyük oynayacak ve Marmara depremini tetikleyecek, ülkemize ekonomik darbe vurarak işgal etme girişiminde bulunacak!
Uyanık olmak ve tedbir almak lazım.
Kalın sağlıcakla