04 Ocak 2024 Perşembe
Hasan Bitmez, hepimiz için büyük bir kayıp olsa da bendenizin otuz üç yıllık okul arkadaşını kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Allah ona şehit muamelesi eylesin. Hasan Bitmez’den bahsederken, onun dava adamı kimliği büyük önem taşımaktadır. Bütün gerginliklere ve karşılaştığı zorluklara rağmen, o hep nezaketini ve insani tutumunu korudu. Son konuşmasında, “Hepinizi saygıyla selamlıyorum.” diyerek hayata veda etti.
Aslında, onun amacı, İsrail’e lanet okurken aynı zamanda kahve dükkanları basıp, gemi gönderenlerin ikiyüzlülüğünü ve çelişkilerini gözler önüne sermekti.
Hasan Bitmez’in ölümünü biz, Allah’ın gazabı olarak değil, aksine ona verilmiş bir lütuf olarak görüyoruz. En şerefli ölümün, hak yolunda mücadele ederken ve hakikati haykırırken gerçekleştiğine inanıyoruz. Peygamberimizin ifade ettiği gibi, “Zalim bir sultana hakikati haykırmak, en büyük cihattır.” Cihat, kürsülerde konuşabilmek demektir.
Nitekim Hasan Bitmez, Siyonizm’in gerçek yüzünü ortaya koyuyordu. Onun ölümü sadece meclis tutanaklarına değil, tarihe altın harflerle yazıldı. Konuşmasıyla Filistin davasına ihanet edenleri de tarihe kara bir leke olarak tescilledi.
Efendimizin (sav) ümmet için korktuğu Vehn hastalığı; dünya sevgisi ve bağımlılığı anlamına gelir. Günümüzde yaşanan ticari anlaşmalar, ambargolar ve yaptırım korkusuyla yaşanan zulme sessiz kalmak, bu zulme destek olmaktır. Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamız “En kuvvetli şehadet hasmın şehadetidir.” derdi. O, öldüğünde İsrail’in Dışişleri Bakanlığı ve Mossad’ın sevinç naraları atmaları şehadetine delildir.
KAHRAMANLAR ÖLÜRKEN DE DESTAN YAZARLAR
Hasan Bitmez, Filistin davasına gönül verenlerin gönlkoünde bir kahraman olarak yer almıştır. Kahramanlar da ölürler ama ölürken destan yazarlar. İşte Bitmez de ölürken bir destan yazmıştır. Merhum şair Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi:
“Halikın namütenahi adı var, başı Hakk,
Ne büyük şey, kul için hakkı tutup kaldırmak.”
Ne büyük şey, batıldan korkmadan saldırmak. Ne büyük şey, ruhunu Hakk’a haykırırken aldırmak.
İslam tarihinin önemli kahramanlarından biri olan büyük kumandan Halid bin Velid Hazretleri’nin hayatı mücadeleyle geçmiş olmasına rağmen son anında hıçkırıklarla ağlamıştır. Bu ruhu bilmeyenler, at üstünde ya da kürsüde hakkı haykırırken ölmenin büyük bir şeref olduğunu idrak edemezler.
Hasanlar bitmez; binlerce Hasan, mücadeleyi sürdürür. Görevimiz, iman ve ahlak üzerine mücadeleyi sürdürebilmektir. O iman ve ahlak mücadelesi, her şeye rağmen güç karşısında eğilmeden, bükülmeden dimdik ayakta kalmak ve son nefese kadar hak mücadelesi verebilmektir.
O, Rabb’ine ulaşmıştır. Onun şehit olduğuna inanıyoruz. Hamas hükümeti Başbakanı ve lideri İsmail Haniye’nin, “Hasan Bitmez bir Filistin şehididir” demesi son derece anlamlıdır.
Unutmayalım ki şehitlik, zulme karşı durmak söz konusu olduğunda gerçekleşen şehadetin kendisidir.
Ne büyük bahtiyarlıktır ki, Gazze’deki masumları korurken ve cihat ederken ölebilmek.
Ne büyük bahtiyarlıktır ki, Türkiye’de yaşarken Filistin şehidi olabilmek.
Ne büyük bahtiyarlıktır ki, hayatının son anını ve kalbini, masum insanlar ve Filistin için Siyonizme karşı konuşurken ruhunu teslim edebilmek.
BİR AVUÇTUK BİZ, CENNETE SUSAYAN
Gençliğini şehadet türküleriyle geçiren, kasetleri tekrar tekrar başa sararak Afganistan’ın, Çeçenistan’ın ve Bosna’daki mücahitlerin şehadet destanlarını dinleyen bir nesiliz.
“Bir avuçtuk biz, göklere sığmayan;
Bir avuçtuk biz, cennete susayan.”
Kürsüde ya da cephede ölmeyi, fark gözetmeksizin kabullenenler, her engele rağmen mücadeleye devam ederler. Hasan Bitmez de bugün yeniden hayata gelse, yine hakkı haykırmaya, yine mücadelesine devam eder.
O, “Şehit tahtında Rabbe gülümser, ah binlerce canım olsaydı” der ve binlerce kez yine hayatını feda ederdi.
Sevgili Peygamberimiz (sav), “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz.” buyurmuştur. İnanıyoruz ki Hasan Bitmez, sadece mecliste yere düşmedi; o suya, toprağa, havaya, cemreye ve gönüllere düştü. Binlerce kişi onun yolunda haykırmaya devam edebileceği bir tohum ekti.
Hasan Bitmez artık sadece Saadet Partili bir milletvekili değil, Filistin davasına gönül veren herkes için bir direniş, fedakarlık ve kahramanlık sembolüdür.