03 Kasım 2024 Pazar
Ensar’dan ve Hazrec kabilesinin Mebzul oğullarındandır. Künyesi, Ebu Sad’dır. Peygamberimiz (s.a.v.) onu Suheyb-i Rumi (r.a.) ile kardeş kılmıştı.
Bedir Gazası’na Resulullah Efendimizle çıkmış ise de, Ravha denilen yerde kaza ile bir azası kırıldığından Peygamberimiz onu geri göndermiş, lâkin ganimetten pay vermişti. Uhut Gazası’nda bulunarak sebat edenlerdendi. Hatta Uhut’da, Osman bin Abdullah’ı öldürünce zırhını, miğferini ve kılıcını almış, Resul-i Ekrem Efendimiz de aldıklarını ona vermişlerdir. O gün Hazret-i Haris’den (r.a.) başkasına öldürdüğü kimsenin eşyaları verilmemiştir.
Haris (r.a.), Uhut Gazası’nda Peygamber Efendimize ölünceye kadar onu koruyacağına dair bey‘at etmişti.
Şöyle anlattı: Uhut Gazası’nda Şı‘b mevkiinde Resulullah Efendimizin yanında idim. Bana:
“Abdurrahman bin Avf’ı gördün mü?” buyurdular,
“Evet, Ya Resulallah! Dağın bir tarafında idi, müşrik askerleri üzerine hücum ediyorlardı. Yanına gitmek istedim, fakat zât-ı âlînizi görünce sizin yanınıza geldim” dedim.
Peygamberimiz (s.a.v.): “İşte onu melekler koruyorlar” buyurdular. Bunun üzerine Abdurrahman’ın yanına vardım, gördüm ki önünde yedi müşrik ölmüş yatıyordu.
“Eline sağlık, bunların hepsini sen mi öldürdün?” dedim. “Ertat bin Şurahbil ile şunu ben öldürdüm. Fakat diğerlerinin öldürüldüğünü gördüğüm halde öldürenleri göremedim” dedi. Bunun üzerine “Sadekallâhü ve Resulühu: Allah ve Resulü doğrudur” dedim. (İsabe)
Hazret-i Ali, Uhut Gazası’ndan dönünce kılıcını Hazret-i Fatıma’ya (r.anha) verdi ve: “Şu kılıcıma iyi bak, bugün onunla çok güzel vuruştum” dedi. Resulullâh Efendimiz (s.a.v): “Asım bin Sabit, Sehl bin Hanif, Haris bin Sımme de senin gibi güzel vuruştular” buyurdu. (Ebu Ya!a)
Haris Hazretleri, hicretin dördüncü senesi Safer ayında, Bir-i Maune Vakası’nda, Necidlilere dini öğretmek için giderken ihanete uğrayıp şehit olan hafızlardandı. Medine ve Bağdat’da nesli devam etti. (Radıyallahü anh) (Üsdüal-Gabe)