20 Kasım 2024 Çarşamba
Hazret-i Ömer radıyallahü anh, Peygamber Efendimizin kayınpederidir. Hafsa vâlidemiz onun kızıdır. Hayatta iken Cennet ile müjdelenmiş 10 kişiden 2.si olup, Hazret-i Ebû Bekir’den sonra Eshâb-ı kirâmın en büyüğüdür.
* * *
Hazret-i Ömer, Müslüman olmasını şöyle anlattı:
“İlk zamanlar, Müslüman olan Eshâb-ı kirâm, müşriklerden gizlenir, ibâdetlerini gizli yaparlardı. Bu duruma çok üzüldüm, Resûlullaha suâl ettim:
– Yâ Resûlallah! Biz hak üzere değil miyiz?
– Evet. Allahü teâlâya yemin ederim ki, ister ölü ister diri olunuz, muhakkak hak üzerindesiniz.
– Yâ Resûlallah! Mâdemki biz hak üzerinde, müşrikler de bâtıl yoldadırlar, o hâlde ne diye dînimizi gizliyoruz? Vallahi biz, dîn-i İslâmı, küfre karşı açıklamaya daha haklı ve daha lâyıkız. Allahü teâlânın dîni, Mekke’de, hiç şüphesiz üstün gelecektir. Kavmimiz bize karşı insaflı davranırlarsa ne âlâ, yok taşkınlık etmek isterlerse, kendileriyle çarpışırız. Yâ Resûlallah! Hiç çekinmeden ve korkmadan artık ortaya çıkalım…
Kabûl buyurulunca, iki saf hâlinde dışarı çıkıp, Harem-i şerîfe doğru yürüdük. Safların birinin başında Hamza, diğerinin başında da ben vardım. Sert adımlarla, Mescid-i harama girdik. Müşrikler, bir bana, bir Hazret-i Hamza’ya bakıyorlardı…”
Ebû Cehil ileri çıkıp; “Yâ Ömer! Bu ne hâldir?” dedi.
Ben hiç aldırış etmeden Kelime-i sehâdet getirdim.
Ebû Cehil ne diyeceğini şaşırdı. Donup kaldı.
Bu müşrik gürûhuna dönerek dedim ki:
– Ey Kureyş! Beni, bilen bilir! Bilmeyen bilsin ki, ben Hattâboğlu Ömer’im. Karısını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyen yerinden kıpırdasın! Kımıldayanı, kılıcımla doğrayıp yere sererim!
Bunun üzerine Kureyşli müşrikler, bir anda dağıldılar.
Böylece, ilk defa Harem-i şerîfte açıktan namaz kılındı…