Göz sıvısı birçok göz hastalığının oluşmasında rol oynayabiliyor
Göz küresinin içi Latince corpus vitreum (vitreus) olarak adlandırılan ve küre duvarının iç yüzünü oluşturan retina ile sıkı bir ilişki halindeki, yumurta akı kıvamında bir madde tarafından dolduruluyor. Vitreusun gözün yapısı ve işlevselliği açısından önemli görevleri bulunduğunu belirten Acıbadem Adana Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Sızmaz, “Bu madde, görme fizyolojisinde oynadığı rolün yanı sıra gözün bağışıklık sistemi ve retinanın beslenmesinde de önemli işlevlere sahiptir. Yapısının yüzde 98-99’u ise sudan oluşur ancak içerdiği hyaluronik asit ve mukopolisakkarid gibi ara maddelerin varlığı ile su gibi akışkan değildir ve jelimsi bir yapıya sahiptir” diyor. Ama vitreus pek çok göz hastalığının meydana gelmesinde de rol alabiliyor. Tümörlerden doğumsal retinopatiye kadar pek çok hastalığın tedavisinde, vitreusa yönelik vitreoretinal cerrahiye başvuruluyor.
Vitrereoretinal cerrahi nasıl yapılıyor?
Göz cerrahisinde meydana gelen ilerlemeler, geçmişte görme kaybına neden olan pek çok retina hastalığının da cerrahi tedavisini mümkün kılıyor. Bu yöntemle; gözün arka kısmında bulunan jel kıvamındaki vitreus maddesi alınıyor ve retina tabakasındaki sorunlara cerrahi olarak müdahale edilebiliyor. Acıbadem Adana Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Sızmaz, vitreoretinal cerrahi hakkında ayrıntılı bilgi verirken “Bu yöntemin temel prensibi; gözde lens ve retina gibi görsel işlevi önemli yapılara zarar vermeden vitreus boşluğuna ulaşarak vitreusu cerrahi olarak uzaklaştırmak ve retina üzerinde gerekli müdahaleleri özel aletlerin yardımıyla gerçekleştirmektir” diyor.
Vitreus, gözün bağışıklık sisteminde de önemli
Göz küresinin içi Latince corpus vitreum (vitreus) olarak adlandırılan ve küre duvarının iç yüzünü oluşturan retina ile sıkı bir ilişki halindeki, yumurta akı kıvamında bir madde tarafından dolduruluyor. Vitreusun gözün yapısı ve işlevselliği açısından önemli görevleri bulunduğunu belirten Prof. Dr. Selçuk Sızmaz, “Bu madde, görme fizyolojisinde oynadığı rolün yanı sıra gözün bağışıklık sistemi ve retinanın beslenmesinde de önemli işlevlere sahiptir. Yapısının yüzde 98-99’u ise sudan oluşur ancak içerdiği hyaluronik asit ve mukopolisakkarid gibi ara maddelerin varlığı ile su gibi akışkan değildir ve jelimsi bir yapıya sahiptir” diyor.
Yaşla birlikte değişime uğruyor
Anne karnında sentezlendikten sonra yaşam boyu yenilenme özelliği bulunmayan vitreusta yaşla birlikte birtakım değişiklikler meydan geliyor. Ayrıca bu maddenin pek çok retina hastalığının oluşumunda da rol oynayabildiğine işaret eden, yaşamın her döneminde görmeyi tehdit eden vitreoretinal hastalıkların gelişebildiğini kaydeden Prof. Dr. Selçuk Sızmaz, şöyle devam ediyor:
“Bu hastalıklar artık cerrahi yöntemle tedavi edilebiliyor. Cerrahi için en az üç adet küçük kesi yapılıyor ve göz içine özel cerrahi aletler ile bu kesilerden giriliyor. Bu kesilerin genişliği 0,4 ile 0,6 mm arasında değişiyor. Bu kadar küçük kesi mümkün olduğu için ameliyat sonunda kesi yerlerinin dikişsiz kapatılabilmesi bile mümkün oluyor. Küçük kesili cerrahi sayesinde ameliyat sonrası iyileşme ve günlük yaşama dönüş de daha hızlı oluyor.”
Ameliyat kesileri, yarım milimetreden bile küçük
Ameliyat sırasında bu üç kesiden birinden göze sürekli sıvı girişi sağlanarak vitreusun uzaklaştırılması sırasında göz küresinin çökmesi de önleniyor. Vitreusun küçük parçalar halinde gözden uzaklaştırıldığını, özel aletler yardımıyla retinal müdahalelerin yapıldığını anlatan Prof. Dr. Selçuk Sızmaz, “En son olarak da uzaklaştırılmış olan vitreusun yerini bir şekilde alacak olan tampon maddeler uygulanıyor. Bu tampon maddeler dengeli tuz çözeltisi, hava, özel gazlar veya göz içi silikon yağı olabilir” diye bilgi veriyor.
Ameliyat sonrasında hastalara belirli süreler ile özel yatış pozisyonları öneriliyor, göz damlaları ile iyileşme hızlandırılıyor.
Prof. Dr. Selçuk Sızmaz, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Aynı şekilde bu cerrahi tedavi, hastalar için de hem retina hastalıklarının doğası hem de cerrahinin meşakkatli yapısı nedeniyle zorlu bir süreci anlamına geliyor. Ameliyat kararı verirken çok ayrıntılı bir değerlendirmeyi gerektiriyor. Vitreus sıvısıyla ilgili olsa da her bir hastalığın birbirinden farklı oluşumları var. Dolayısıyla da cerrahi tedavileri de çok farklı özellikler taşıyor. Hastanın anatomik özelliklerinin ve tedavi sonrası işlevsel beklentilerinin öğrenilmesi diğer önemli faktör. Bu nedenle hastaların ameliyat öncesi, tüm tedavi süreci ile ilgili olarak tam olarak bilgilendirilmesi gerekiyor. Ayrıca ameliyat sonrası iyileşmenin uzun bir sürece yayılacağı ve birden fazla ameliyat gerekebileceği konusunda verilecek bilgiler, hastanın bu süreci hem daha az kaygıyla yaşamasını hem de uzmanla iyi bir işbirliği yaparak tedavi sürecinin daha başarılı ilerlemesini sağlıyor.