0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Süper Lig’de kalma mücadelesi veren Hatayspor’da her hafta yeni bir umut filizleniyor. Ancak gerçekçi olmak gerekirse, takımın gücü ve kapasitesi ortada. Üstelik transfer tahtasının kapalı olması, mevcut kadro ile devam etmek zorunda kalmaları anlamına geliyor. Bu da teknik ekibin elini kolunu bağlayan en büyük faktörlerden biri.
Sezonun bu noktasına gelindiğinde, Hatayspor’un ligdeki konumu belli. Galatasaray ile aralarındaki kadro kalitesi farkı gözle görülür bir seviyede. Maç öncesinde kağıt üzerinde Galatasaray tartışmasız favoriydi. Üstelik karşılarında 17 deplasman maçında galip gelmiş bir rakip vardı. Kısacası, sarı-kırmızılılar maçı daha sahaya çıkmadan kazanmış gibi görünüyordu.
Ancak futbol, saha içinde yazılan bir hikayedir. Hatayspor’da teknik direktörlük koltuğuna yeni oturan Murat Şahin’in, oyuncularını bu maça motive etmek konusunda büyük zorluk yaşadığını düşünmüyorum. Çünkü Hatayspor gibi ligde kalma mücadelesi veren takımlar, büyük maçlara kendiliğinden motive olur. Mücadele ve direnç, onlar için bir refleks haline gelir.
Hatayspor’un oyun anlayışı da gücüyle orantılı olarak şekillenmiş durumda. Kontra ataklar ve duran toplar, en büyük silahları. Nitekim Galatasaray karşısında da bu yöntemle golü buldular. Maç boyunca çok fazla pozisyon üretememiş olabilirler ancak skoru tutmayı başardılar. Eğer daha etkili hücum silahlarına sahip olsalardı, belki galibiyeti de zorlayabilirlerdi. Ancak bu kadro yapısıyla mücadele ettikleri için ligin 18. sırasında olmaları sürpriz değil.
Yine de Galatasaray gibi bir takımdan alınan beraberlik, Hatayspor adına önemli bir dönüm noktası olabilir. Takımın üzerindeki umutsuzluk bulutları biraz da olsa dağılmış durumda. Şimdi kritik nokta, bu moral ve motivasyonu devam ettirerek, Kasımpaşa ve Antalyaspor maçlarından da olumlu sonuçlar almak. Eğer Hatayspor, bu karşılaşmalardan galibiyetle ayrılabilirse, ligde kalma umutlarını ciddi anlamda yeşertebilir.
Hatayspor’un bir diğer büyük sorunu ise saha avantajından yoksun olması. Kağıt üzerinde ev sahibi görünseler de, Mersin’de oynanan maçlarda tribünlerin büyük bir bölümünü rakip takım taraftarları dolduruyor. Geçen yıl Fenerbahçe maçında yaşanan trajik tablo, bu sezon Galatasaray karşısında da tekrarlandı. Kendi şehrinde oynayamamak, takımın psikolojik olarak zorlanmasına neden oluyor. Bilet fiyatlarının yüksek tutulması kulübe ekonomik bir katkı sağlıyor olabilir, ancak geleceği kurtarmak için yeterli bir çözüm değil.
Futbol sadece saha içinde değil, saha dışında da kazanılan bir oyundur. Yönetimin, taraftarın ve şehir dinamiklerinin bu süreci doğru yönetmesi, takımın geleceği için hayati önem taşıyor. Galatasaray beraberliği, bu uzun yolda yalnızca bir başlangıç olabilir.